İki Şey

Seyahatteydim. Ofise döndüm bir dost güzel bir yazı göndermiş. “Orjinali  Giordano Bruno (1548- 1600 Italya)’ya aitmiş.

Güzel bir hafta sonu dileği ile, sizlerle paylaşmak istedim.

İki şey ‘Kalitesiz İnsan’ın özelliğidir:

1- Şikayetçilik

2- Dedikodu

  İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:

1- Bakış açısını değiştirmek

2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek

İki şey yanlış yapmanı engeller:

1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgecinden geçirmek

2- Hak yememek

İki şey kişiyi gözden düşürür :

1- Demagoji (Laf kalabalığı)

2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)

İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar:

1- İradeye hakim Olmak

2- Uyumlu Olmak

  İki şey ‘Ekstra Değer’ katar:

1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak

2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek

  İki şey geri bırakır:

1- Kararsızlık

2- Cesaretsizlik

İki şey kaşif yapar:

1- Nitelikli çevre

2- Biraz delilik

  İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:

1- Baskın yeteneği bulmak

2- Sevdiğin işi yapmak

  İki şey başarının sırrıdır:

1- Ustalardan ustalığı öğrenmek

2- Kendini güncellemek

  İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:

1- Niyetin saf olması

2- Ruhsal farkındalık

  İki şey milyonlarca insandan ayırır:

1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak

2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla

yaklaşabilmek

İki şey gelişmeyi engeller:

1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)

2- Felakete odaklanmış olmak

  İki şey çözüm getirir:

1- Tebessüm (gülümseme)

2- Sükut (susmak)

  İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:

1- Anne

2- Baba

  İki şey geri alınmaz:

1- Geçen zaman

2- Söylenen söz

İki şey ulaşmaya değerdir:

1- Sevgi

2- Bilgi

  İki şey “hayatta önemli olan her şey” içindir:

1- Nefes alabilmek

2- Nefes verebilmek

 

 

 

 

 

 

 

 

Yeni Birleşme ve Satın Alma’ların Tam Zamanı

Türk Sigorta Sektörü, karsızlık sorunu olmasına rağmen, iki konuda yabancıların ilgisini çekmeye devam ediyor.

Bir tanesi; Gelişmiş hiçbir ülkede var olmayan büyüme potansiyeli diğeri ise, henüz Pazar Yapıcı şirketin, diğer Pazar Oyuncuları ile pazar payında aşılamaz farklara ulaşmamış olması.

Yurt dışı örnekleri izlediğimizde genellikle şu manzarayı görüyoruz; Lider şirket pazar payında öyle bir büyüklüğe ulaşmıştır ki en yakın takipçisinin ona yetişmesi (organik büyüme ile) yıllar alır ve hatta imkansızdır.  Ancak, inorganik büyüme ile fark kapatılabilir ki, o pazarlarda şirketler satış için çok maliyetliler. Kazanç/maliyet oranı satın alma konusunda istek uyandırmaz.

Oysa Türkiye’de henüz market lideri, liderliğini perçinleyememiş ve her an liderliği ikinci sıradaki şirkete kaybetmek riskini taşımaktadır. Diğer pazar oyuncuları da organik büyüme ile çok uzun sürelerde katılabilecekleri liderlik yarışına, hali hazırda satılmamış ama “satışa hazırlanan” oyunculardan bir veya iki tanesini alarak katılabilirler.

İçeriden bakınca karsızlık açısından bunalmış sektör, belki de yeni birleşme ve satın almalar  için uygun ortamı da sağlamıştır.

Sıkışmışlıktan çıkmayı ve optimum büyüklüğü yakalamayı hedefleyen “uluslararası sigorta devleri” ile “sayıları bir elin parmakları kadar olmakla birlikte, iyi bir pazar payına sahip Pazar oyuncuları” acaba yeni görüşmelere başlayabilirler mi?

Yeni bir atılım ve değişim rüzgarı için doğru zaman diye düşünüyorum.

Bence; yakında pazar gene hareketlenecek.

Aranması gereken cevap:

1- Pazara yeni oyuncular mı girecek?

2- Sıralamada yerinden mutlu olmayan şirketler mi, birleşme ve satın almalara ilgi gösterecek?

3- İlk 3 de yer almayı hedefleyen orta ve orta üstü büyüklükte şirketler mi harekete geçecek?

İçimden bir ses, bu tür bir hareket için zamanın uygun olduğunu ve yakında bir şeylerin değişebileceğini söylüyor.

Bakalım doğru mu?

Şirket Birleşme ve Satın Alımlarında Kritik Tarihler

Türkiye de Şirket, “Birleşme ve Satın Alma’larının” (M&A) sayıları son 5 yıldır artıyor. Dünya da ise çok uzun yıllardır birleşme ve satın almalar gerçekleşiyor. Elde edilen tecrübe birikimi ile tüm Birleşme ve Satın Alma’larda  kullanılan standart süreçler oluşturulmuştur.

Sırf bu süreçlerin olması gerektiği gibi yönetilmemesinden dolayı, başarısızlıkla sonuçlanan pek çok satın alma operasyonu bulunmaktadır. Başarısız “satın alma süreç yönetimi” nedeniyle; Şirkette büyüme duruyor, karlılık azalıyor, çalışanlarda motivasyon düşüklüğü ve şirketten ayrılmalar yaşanıyor.

Sadece Birleşme ve Satın Alma’larda kullanılan standart süreçlerin anlatıldığı eğitimler yapılıyor. Bunlardan Belçika da düzenlenen bir tanesine (2007 yılında) yönetim ekibi olarak biz de katıldık. Eğitimin ilginç özelliği, bizden başka tüm katılımcıların “Satın Alan” şirketlerin temsilcileri  olması idi. Ve ta ki biz itiraz edene kadar eğitim “satın alanların bakış açısından” neler yapılması gerektiği anlatılıyordu.

Eğitimde bizi en fazla etkileyen ve o zamana kadar bilmediğimiz konu: Birleşme ve Satın Alma’larda iki kritik gün’ün varlığından bahsedilmesi idi.

Bunlar:

-İlk Gün (Day One)
-ilk 100 Gün (The First 100 days)

Bu tarihlerin gerçek hayattaki önemini  pratik te de gözlemleme imkanımız oldu.

İlk Gün (Day One) : Satın alma hukuki olarak tamamlanmıştır. Şirket içerisinde kritik öncelikler belirlenir ve entegrasyon için detaylı bir plan hazırlanır. Bu plan,  Entegrasyon Projesi’nin Yöneticisi tarafından, projede rol alacak tüm ekip üyelerine ve şirket yöneticilerine “İlk Gün” sunulur. Planlarda, şirket içi motivasyonu artırıcı önlemlerin yanı sıra “çabuk kazanımlara” ilişkin aksiyon planları da belirlenmiştir.”

-İlk 100 Gün (The First 100 Days) : Entegrasyonun başlamasından sonraki ilk 100 gün. Entegrasyonun planlandığı gibi devam edip etmediği, başarılı/başarısız ilerlediği, 2 kurum arasındaki yönetsel farklılıkların ortaya çıktığı ve başlangıçta yapılan planlamanın içerisindeki “Hızlı Kazanımların” gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlendiği, kritik süredir.

Bir şirket satın almaya hazırlanıyorsanız veya şirketinizi satma hazırlığındaysanız bu iki kritik gün ile karşılaşacağınızı unutmayın.

Sürecin hangi tarafında yer alırsanız alın, benim önerim bu tarz eğitimlere de (imkan var ise) iştirak edilmesi.

www.bavul.com

Bir dönem çok seyahat ediyorduk. Sigorta Dükkanım  kuruluş çalışmaları nedeniyle yaklaşık 6 aydır eskisi kadar çok seyahat edemiyoruz. Oysa en çok sevdiğimiz ve emekliliğimizde yapmayı en çok istediğimiz şey, seyahat etmek.

Havayolu taşımacılığı çok gelişti ve artık her bütçeye göre uçuş bulunabiliyor. Üstelik uçuş hatlarının sayısı arttı. Benim adını bile duymadığım noktalara uçak seferleri var.

Aynı güzergaha farklı maliyetlerle seyahat edebilme imkanı var. Sadece karşılaştırabilmek gerekiyor. Elbette, karşılaştırma denilince ilk akla gelen platformlar da internette yerlerini almışlar.

Bugün bir dostum ziyarete geldi ve Turkcell ortaklığında yeni bir web sitesi oluşturulduğundan bahsetti. www.bavul.com

En önemli özelliklerinden bir tanesi; tüm uluslararası şirketlerin tarifelerine kolaylıkla ulaşılıyor olmaktan öte; Türkiye de kamu ve özel hava yolu şirketlerinin neredeyse tamamının servislerine  bir arada ulaşılabilen ilk site imiş.

Aynı zamanda sitede bilet fiyatlarında indirim fırsatları gördüm ama, beni en çok etkileyen kısmı bir banka bu siteden bilet alan ve kendi kartını kullanan müşterilerine %20 bonus ödemesi yapıyormuş.

Yakın zamanda planladığımız bir uçuş için karşılaştırma yaptım. Liste fiyatı bizim aldığımız bilet fiyatından daha ucuzdu bunun yanına eğer o bankanın kredi kartını kullanarak alış veriş yaparsak kazanılan %20 bonus bambaşka bir şey…Çünkü, planladığımız seyahat gidiş geliş söz konusu sitede yaklaşık 750 EUR (Biz 840 EUR dan satın alabildik),  indirimin yanında 150 EUR karşılığı bonus almak süper…

Uçak bileti almadan önce deneyin. Sigorta da nasıl ki sigortadukkanim.com hizmeti ile karşılaştırma yapıp size en uygun sigorta ürününü alabiliyorsunuz, hava yolu taşımacılığında da bavul.com  dan sağlayabilir, varsa ilgili bankanın kartından %20 bonusları kazanabilirsiniz.

Üstelik facebook ta www.bavul.com ‘a güzel bir de oyun hazırlamışlar. Eğlenceli… http://apps.facebook.com/hooopnereye/?ref=bookmarks&count=0&fb_source=bookmarks_apps&fb_bmpos=1_0

Memnuniyet veya memnuniyetsizliğinizi de bizlerle paylaşın ki yanıldık mı doğru tavsiye mi bilelim.

2011 Year End GI GWP Expectation Of Turkish Insurance Sector

 

I received the figures below from web site of Association of Turkish Insurance and Reinsurance Companies (TSRSB). Comparing last 7 years figures, I tried to reach to 2011 year end GI GWP expectation of Turkish Insurance Sector.

In the past, it looks like Q4 stand alone figures in total year GWP were btw. 25.3%  and 28.4%.  For 2010 it realized as 27.4%.

If we accept that it will be the same ratio with last year (27.4%), can we say that 2011 year end GI GWP Expectation of Turkish Insurance Sector will be  14.490.064.103 TL?